İspanya dendiğinde aklıma parkların gelmemesi
mümkün olmuyor. Park Güell de Gaudi tarafından tasarlanan ve hatta Gaudinin
evinin de içinde olduğu o parklardan biri. Parkın en büyük özelliklerinden biri
şehrin biraz dışında bir tepe üzerinde kurulmuş olması. Buradan görülen şehir
manzarasının ününü daha Barselona’ ya gelmeden duymuştum. İlk yaptığım şey bu
yüzden o tepeye çıkıp şehri fotoğraflamak ve biraz orada vakit geçirmek oldu.
Daha sonra ise parkın içindeki gezime başladım. Hipostil salonu ve dorik
sütunları görüp helen kültürüyle katalan kültürü arasında bir bağlantı kurma
isteğini fark etmemek mümkün olmadı. Hipostil salonun üzerinde bulunan açık
alan inanılmaz büyüktü ve etrafındaki yılanı andıran, kırık seramik parçalarıyla
süslenmiş olan bank da bir o kadar gerçek dışıydı. Gaudi her seferinde bir
masal diyarı yaratmayı başarmış eserlerinde. Aslında çok da fazla renkli
nesnelerden hoşlanmayan biri olarak burada hayranlığımı en çok kazanan yerin
Washerwoman Arcade olması kaçınılmaz oldu. Taştan yapılmış eğik sütunlar ve
spiral kolonlar arasında gezmek benim için oldukça ilham verici oldu.
Parc Güell' in yer aldığı tepeden Barselona şehir manzarası.Tepeye tırmanmak yorucu bir süreç oldu dinlenmek için anıt çevresini tercih ettik.
Gaudi' nin eğrisel formları konuşturduğu, kıvrımlarıyla yılanı andıran, taştan ama bir o kadar komforlu ve üzeri renkli seramik parçalarıyla süslenmiş olan bankı.
Renkli kırık seramiklerle yaptığı sanat eserlerinden biri.
Washerwoman Arcade
Yukarıdaki fotoğrafta yer alan ağzından su akıtan renkli kertenkele Barselona'nın simgelerinden birini oluşturuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder