2 Kasım 2014 Pazar

Gezi Stajı 3.gün

İspanya dendiğinde aklıma parkların gelmemesi mümkün olmuyor. Park Güell de Gaudi tarafından tasarlanan ve hatta Gaudinin evinin de içinde olduğu o parklardan biri. Parkın en büyük özelliklerinden biri şehrin biraz dışında bir tepe üzerinde kurulmuş olması. Buradan görülen şehir manzarasının ününü daha Barselona’ ya gelmeden duymuştum. İlk yaptığım şey bu yüzden o tepeye çıkıp şehri fotoğraflamak ve biraz orada vakit geçirmek oldu. Daha sonra ise parkın içindeki gezime başladım. Hipostil salonu ve dorik sütunları görüp helen kültürüyle katalan kültürü arasında bir bağlantı kurma isteğini fark etmemek mümkün olmadı. Hipostil salonun üzerinde bulunan açık alan inanılmaz büyüktü ve etrafındaki yılanı andıran, kırık seramik parçalarıyla süslenmiş olan bank da bir o kadar gerçek dışıydı. Gaudi her seferinde bir masal diyarı yaratmayı başarmış eserlerinde. Aslında çok da fazla renkli nesnelerden hoşlanmayan biri olarak burada hayranlığımı en çok kazanan yerin Washerwoman Arcade olması kaçınılmaz oldu. Taştan yapılmış eğik sütunlar ve spiral kolonlar arasında gezmek benim için oldukça ilham verici oldu.
                                   Parc Güell' in yer aldığı tepeden Barselona şehir manzarası.

              Tepeye tırmanmak yorucu bir süreç oldu dinlenmek için anıt çevresini tercih ettik.
 Gaudi' nin eğrisel formları konuşturduğu, kıvrımlarıyla yılanı andıran, taştan ama bir o kadar komforlu ve üzeri renkli seramik parçalarıyla süslenmiş olan bankı.
                                                          Parc Güell' in hipostil salonu.
                                      Renkli kırık seramiklerle yaptığı sanat eserlerinden biri.
                                                              Washerwoman Arcade
Yukarıdaki fotoğrafta yer alan ağzından su akıtan renkli kertenkele Barselona'nın simgelerinden birini oluşturuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder